KaÅŸ Gezi Rehberi
Kaş’ta gezilecek yerler, Kaş’ta nerede gezilir, Kaş’ta nereye gidilir diye merak ediyorsanız. Kaş gezi rehberi bilgi paylaşımı, kaş bloğun güncel bilgisi... Kaş’a geldiğinizde gezilecek yerler arasında ilk önce Antik Kentleri önerebiliriz. Peki hangi antik kentleri var.
KaÅŸ’ta gezilecek yerler, KaÅŸ’ta nerede gezilir, KaÅŸ’ta nereye gidilir diye merak ediyorsanız. KaÅŸ gezi rehberi bilgi paylaşımı, kaÅŸ bloÄŸun güncel bilgisi...
KaÅŸ’a geldiÄŸinizde gezilecek yerler arasında ilk önce Antik Kentleri önerebiliriz. Peki hangi antik kentleri var.
KaÅŸ’ta Bulunan Antik Kentler
Phellos Antik Kenti
Phellos kenti, Antiphellos’un 5 km kadar kuzeyinde, Felen Dağı yamacında bulunan Febüs HarabeliÄŸinde yer almaktadır.
Gerek ören yerinde bulunan arkeolojik kalıntılar, gerek numizmatik ve epigrafik belgeler gerekse de antik literatürde geçen bilgiler Phellos tarihçesinin oldukça erken dönemlere uzandığını göstermektedir. Phellos’un yoÄŸun olarak iskanı M.Ö. 7. yüzyıl ile M.Ö. 4. yüzyıl arasına denk düÅŸmektedir. Lykçe adı Wehñti olan Phellos bu dönemde Ksanthos, Trysa ve Limyra ile birlikte Lykia’nın 4 dinast (bey) yerleÅŸiminden biridir.
M.Ö. 425 yılında sikke bastığı bilinen kent, Helenistik Dönem’de bu üstünlüÄŸü, kendisine ait liman kenti olan, Antiphellos’a kaptırmıştır. Öyle ki Helenistik Dönem’de sadece Antiphellos sikke basmıştır. Fakat Ä°.Ö. 168-Ä°.S. 43 yılları arasında her iki kent de Lykia BirliÄŸi üyesi olarak sikke basmıştır.
M.S. 6. yüzyıl yazarlarından Herakleitos’un geç dönem Lykia Eyaleti kentleri arasında saydığı Phellos, M.S. 12. yüzyıla kadar Myra metropoliti altında Lykia’nın piskoposluk merkezi olarak varlığını devam ettirmiÅŸtir.
Arkaik Dönem’den bir payeli mezar anıtı ve M.Ö. geç 5. ve M.Ö. erken 4. yüzyılda yaÅŸamış kentin ileri gelen ailelerinin gömüldüÄŸü ev tipi kaya mezarlar bulunmaktadır. Ä°ç kalenin batısında yer alan ev tipi kaya mezarlarında yer alan mimari özellikler bunların aristokrat ailelerine ait olduÄŸunu gösteren ömenli bir özelliktir.
Antiphellos Antik Kenti
Lykia dilinde Habesos veya Habesa adıyla anılan Antiphellos, Lykia bölgesinin eski yerleÅŸmelerinden birisidir. Antiphellos adını daha sonra alan kent, “kayalıklı yerin karşısındaki yer”, “Phellos’un karşısındaki” anlamına gelmektedir.Lykia BirliÄŸi’ne üye kentlerden biri olup, kuzeyindeki Phellos kentinin limanı olduÄŸu ve Ä°.Ö 6. yy.dan beri yaÅŸamını sürdürdüÄŸü bilinmektedir. Hellenistik dönemde ise ticari giriÅŸimler önem kazanır ve Antiphellos ana ÅŸehir olan Phellos’un gerilemesine karşılık daha çabuk geliÅŸir, Roma Ä°mparatorluÄŸu döneminde önemli bir liman kenti olur. Antiphellos M.Ö 2. yüzyıl ortasından itibaren, Lykia BirliÄŸi’nde tek oy ile kısıtlanmış olsa bile ticari bir kent olarak hem kendi bastırdığı hem de Birlik adına çıkardığı sikkeleriyle tanınmaktadır. KaÅŸ ilçesinin içerisindeki antik kente ait kalıntılar, KaÅŸ çevresinde ve doÄŸu- batı doÄŸrultusunda uzayan yarımada boyunca devam eder. Dikdörtgen taÅŸ iÅŸçiliÄŸi gösteren Hellenistik sur kalıntıları yarımadanın baÅŸladığı kesimde ve Meis adasına bakan yüzde görülür. Surların limana baktığı yerde bugün camiye dönüÅŸtürülmüÅŸ kilisenin güneydoÄŸusunda hangi tanrıya ait olduÄŸu bilinmeyen temenosu ile belli bir tapınak kalıntısı bulunmaktadır. Tapınağın temenosu bosajlı, rektogonal duvar iÅŸçiliÄŸinde yapılmıştır. Orijinal yapı Ä°.Ö 1. yy.a, sonraki ek ise Ä°.S. 3. yüzyıla tarihlenmektedir. Antiphellos’ta tapınaÄŸa göre daha iyi korunmuÅŸ yapı tiyatrodur. Akropolis tepesinin güney eteÄŸindeki tiyatro yamaca yaslanmış olup 26 oturma sırası ( caveası ) ile denize bakmaktadır. Oturma sıraları dört dikey merdivenle üç kısıma ayrılmıştır, diazoma bulunmamaktadır. Helenistik çaÄŸ yapıtı olduÄŸu düÅŸünülen tiyatro, sabit bir taÅŸ skene binasına sahip deÄŸildir. Tiyatronun kuzey doÄŸusunda ana kayaya oyularak yapılmış 24 kadın kabartmasının bulunduÄŸu, mezar odası yer alır. Kadınların ve cephe süslemelerinin ÅŸeklinden Ä°.Ö 4.yy’a tarihlenir. Çarşı içerisinde, KaÅŸ’ın sembolü haline gelmiÅŸ olan çok iyi korunmuÅŸ hyposorionlu aslan başı ÅŸeklinde taşıma çıkıntıları ve Lykia dilindeki kitabesiyle M.Ö 4. yüzyıla tarihlenen gotik alınlıklı mezar bulunmaktadır. Bugünkü KaÅŸ’ı kuzeydoÄŸudan sınırlayan tepenin üzerinde çok sayıda gotik tarzlı veya Likya yazıtlı birçok Kaya mezarı yer alır. Bunların içinde en ilginç olanı ikinci katı Gotik kemer biçiminde yapılmış üstünde bir Likya yazıt olan mezardır. Yüzyıllar sonra mezar Claudia Recepta adlı bir kadın tarafından tekrar kullanıldığında Latince bir kitabe eklenmiÅŸtir. Bunlardan baÅŸka limanın çevresinde su içinde ve kıyıya yakın daha geç devirlerde yapılma Likya tipi lahitler ÅŸehrin günümüze kalabilmiÅŸ diÄŸer anıtlarıdır. (Kaynakça: “Antiphellos”, Dünden Bugüne Antalya [II. Cilt], Antalya Ä°l Kültür ve Turizm MüdürlüÄŸü, 2012, Antalya, s. 194-195.)
Aperlai Antik Kenti
Aperlai antik kenti, bugünkü KaÅŸ ile Kekova arasında bulunan Sıçak Yarımadasında uzun ve dar bir koyun baÅŸlangıcında yer alır. KaÅŸ’tan ve Üçağızdan Sıçak Ä°skelesine denizden gidiÅŸ, ulaşım yönünden en kolay yolculuk ÅŸeklidir.
Kent adının orijinali Luwi dilinde “Aprillai” olup “Akarsu BoÄŸazı” anlamına gelmektedir. Aperlai, küçük boyutlu bir Likya liman kentidir. M.Ö. V. ve IV. yüzyıla ait eserler olarak APR ve PRL kısaltmalarıyla bastırdığı Lykia dili ile yazılmış gümüÅŸ sikkeler, Aperlai’ın Lykia BirliÄŸi öncesi varlığına iÅŸaret eder. Åžehrin ismine daha çok, geç devir yazarlarında Plinius, Stadiasmus, Ptolemaios, Hierokles’te rastlamak mümkündür. 16. yüzyılda, tamamen terk edildiÄŸi ve belki 3-5 balıkçı ailesinin barındığı korunaklı bir liman olarak Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinde de anılmaktadır. Birlik dönemine ait sikkeleri de ele geçmiÅŸ olan Aperlai’ın diÄŸer Roma egemenliÄŸindeki Lykia ÅŸehirleri gibi yalnız III. Gordianus zamanında sikke basma yetkisine sahip olduÄŸu bilinmektedir. Lykia BirliÄŸi sırasında Aperlai; üç kentin, bazı kaynaklara göre ise dört kentin “tek oya” sahip olduÄŸu birliÄŸin başındadır. Aperlai’ın Simena, Apollonia ve Ä°sinda ile bir “sympoliteia” imzaladığı ve oluÅŸturduÄŸu kesindir. Söz konusu üç ÅŸehrin vatandaÅŸlarından yazıtlarda “Simena’dan Aperlailılar” diye söz edilmekte ve kendi etnik isimleri kullanılmamakta idi. Bizans dönemi Piskoposluk kayıtlarında ise ismi “Aprillae” ÅŸeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kentin kalıntıları denize doÄŸru inen tepenin eteklerinde, körfezin kuzey tarafında yer alır. Aperlai antik kenti, deniz kenarından baÅŸlayarak, akropole doÄŸru uzanan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldığı, kulelerle takviye edilmiÅŸ surlarla çevrilmiÅŸtir. Kuzey surların üstünde kare planlı üç adet savunma kulesi görülür. En iyi korunmuÅŸ durumda olan Batı duvarı, ikisi düz biri kemerli üç kapıya sahiptir. Güney duvarı ise tepe yamacına dik olarak devam eder ve poligonaldir. Günümüzde büyük ölçüde tahrip olmasına raÄŸmen orta kısmında ÅŸehre giriÅŸi saÄŸlayan, iki yanında birer kulesi bulunan bir kapı yer almaktadır. Tüm Likya liman kentlerinde olduÄŸu gibi Aperlai’da da limana yakın iki adet Roma dönemi hamam kalıntısı saptanabilmiÅŸtir. Biri akropolün kuzeybatı köÅŸesinde diÄŸeri de güney-doÄŸu köÅŸe de olmak üzere iki adet küçük boyutlu Bizans kilisesi kalıntısı dikkat çeker. Ä°.S. 6.-7. yüzyıllara tarihlenen her iki kilisede bazilikal planda inÅŸa edilmiÅŸ olup, erken Bizans kilise mimarisini yansıtır. Orta geniÅŸ koridorun her iki yanında, iki dar koridor, sonunda ise yarım daire planlı apsis yer alır. Kentin nekropolü kale surlarının doÄŸusunda yer almakta olup çok sayıda Likya lahitleri bulunmaktadır. Rıhtım, rıhtıma ait binalar ile rıhtıma yakın yapıların kalıntıları bugün sular altındadır. (Kaynakça: “Aperlai”, Dünden Bugüne Antalya (II. Cilt), Antalya Kültür ve Turizm MüdürlüÄŸü, 2012 Antalya, s.195.)
Ä°sinda Antik Kenti
Ä°sinda antik kenti, KaÅŸ ilçesi merkez bucağına baÄŸlı Belenli köyünün 3 km. güneyindeki tepenin doruÄŸu ve yamaçlarındadır.
Demre-KaÅŸ karayolu üzerinde KaÅŸ’a 8 km kala AÄŸullu yerleÅŸiminden önce güneye dönen yol Belenli köyüne ulaşır. Ä°sinda, ismine antik yazarlarda pek rastlamadığımız ufak bir yerleÅŸim yeridir. Hala görülebilen Lykia dilinde yazılmış 3 mezar anıtı, kentin M.Ö. 4. yüzyılın ilk yarısından önce iskan edildiÄŸini göstermektedir. Lykia BirliÄŸi’nin oluÅŸtuÄŸu M.Ö. 2. yüzyılda Aperlai ile beraber Birlik’te temsil edilmiÅŸtir. Tıpkı Apollonia’daki gibi “Ä°sindalı Aperlailılar” ÅŸeklinde ÅŸehrin ismini gösteren kitabeler mevcuttur. Ä°sinda, daha çok ufak bir beyin veya sülalenin oturduÄŸu müstahkem bir mevki durumundadır. Kent uzun süre varlığını sürdürmüÅŸ ve Paxromana döneminde Antiphellos’un geliÅŸip, zenginleÅŸmesi ve Ä°sinda halkının kıyıdaki bu kente göçmesiyle zamanla terk edilmiÅŸtir.Ä°sinda antik kentinin kalıntıları, Belenli köyü’nün üst tarafında kalan orta büyüklükteki bir tepede yer almaktadır. Akropolü çevreleyen, yörenin doÄŸal oluÅŸumu düzgün dörtgen kireçtaşı bloklardan yapılmış sur duvarları özellikle kuzey ve kuzeydoÄŸu köÅŸede daha belirgindir. Su ihtiyacını sarnıç ve kuyulardan saÄŸlayan Ä°sinda da sur içerisinde yaÄŸmur suyu toplamaya yarayan kuyu ve sarnıçlar bulunmaktadır. Ayrıca surun aÅŸağı yukarı ortasına yakın yerde uzun bir yapının temel izleri seçilebilmektedir. Bu küçük kentin en önemli kalıntısı akropolis doruÄŸunun altındaki, alınlığında Lykia dilinde yazıtı bulunan ev biçiminde iki anıtsal mezardır. Belenli köyü doÄŸrultusunda veya Aperlai istikametinde kaya mezarlarına rastlanıldığı gibi Roma devrine ait Lykia tipi lahitlerde görülebilir. (Kaynakça: “Ä°sinda” Dünden Bugüne Antalya (II. Cilt), Antalya Ä°l Kültür ve Turizm MüdürlüÄŸü, 2012, Antalya.)
Xhantos Antik Kenti
Kalkan yönünden gelip Kınık Beldesi içine girince ana cadde Atatürk heykelinin orada ikiye ayrılıyor, saÄŸ taraftaki yoldan ilerleyip, tepenin eteÄŸine gelince sola devam ediniz. Tepeye tırmanan yol sizi Likyanın baÅŸkenti Xanthos antik kentine ulaÅŸtıracaktır. Detaylı yol tarifi vermemizin sebebi 2015 yazında Kınık giriÅŸi ve içinde bu antik kentle ilgili hiç bir yönlendirme tabelası olmamasıdır. KaÅŸa 45 km, Kalkana 20 km, Antalya ya sahilden 235 km uzaklıktadır.
Kınık Beldesinde yer alan ÅŸehir, Xanthos Nehri (bugün EÅŸen Çayı) kenarındaki ovaya hakim iki tepe üzerinde kurulmuÅŸtur. Ä°lki EÅŸen Çayı’nın kenarından sarpça bir kayalık ÅŸeklinde yükselen surla çevrili Likya akropolü; ikincisi ise kuzeydeki daha yüksek ve geniÅŸ olan Roma akropolüdür. Likya BirliÄŸi’nin idari merkezi olarak nitelenen Xanthos’un ismi Likya dilinde yazılmış kitabelerde ARNNA ÅŸeklinde geçmektedir. Homeros, Sarpedon yönetimindeki Xanthosluların Troya savaÅŸlarına katıldıklarını anlatır. Ancak kazılarda elde edilen buluntular ÅŸehrin iskanını Ä°.Ö. 8.y.y. önce götürmeye imkan vermemektedir.
Xanthos örenyeri, Likya uygarlığının özgünlüÄŸü ve kazılarda elde edilen buluntuların önemi nedeniyle UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiÅŸtir.
Xanthos’u ilk defa 1838 yılında Ch. Fellows keÅŸfetmiÅŸ, bu kiÅŸi bütün rölyefleri ve büyük mimari parçaları sökerek, Patara’ya yanaÅŸan harp gemisiyle Londra’ya taşımıştır. Bugün British Museum’un Lykia salonunda buradan götürülmüÅŸ olan birçok eser sergilenmektedir.
Trysa Antik Kenti
YerleÅŸimin tarihi hakkında elimize geçen pek fazla veri yoktur. M.Ö. 7. yüzyıla kadar geri giden bir mevcudiyeti olan Trysa’nın Lykçe adı Trusñ’dur.
Klasik Dönem’den yerleÅŸim kalıntıları ve yerleÅŸimin alt kısmında batıdan doÄŸuya doÄŸru uzanan yarım ada üzerindeki Lykia nekropol (mezarlık) alanı oluÅŸturmaktadır. Bu kalıntılardan en ünlüsü Akropolis’in (yukarı kent) kuzeydoÄŸu ucunda yer alan ve “Gölbaşı Heroonu” olarak isimlendirilen, yaklaşık 20 metrekarelik bir alanın ortasındaki kayalara oyulmuÅŸ lahit ile onun çevresindeki rektagonal tekniÄŸindeki duvarı kapsayan mezar yapısıdır. Duvarların iç ve dış yüzeylerine iki ÅŸerit halinde, Lydia’lıların Amazonlarla mücadelelerini, Odysseus’un yolculuÄŸu sırasında karşılaÅŸtığı olayları, Yedilerin Thebai’ye yapmış oldukları savaÅŸlar iÅŸlenmiÅŸtir. 1881’de buraya gelen Avusturyalı araÅŸtırmacılar M.Ö. 400 yıllarına tarihlenen bu kabartmaların bazıları ile lahitlerden birkaçını Viyana’ya götürmüÅŸlerdir. Ayrıca burada bulunmuÅŸ Lykia tipi bir lahit de Ä°stanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir. Bugün ören yerinde bu iÅŸlemeli frizlerden sadece doÄŸu köÅŸeye yakın yerde bulunan ve üzerinde Ion kymation’u iÅŸlenmiÅŸ olan bloklar kalmıştır.
Gömbe Antik Kenti
Gömbe: KaÅŸ’a 68 km. mesafede, Elmalı yolu üzerinde bulunur. Yol boyunca çam ve sedir aÄŸaçlarıyla kaplı ormanlar adeta köyleri gizlemeye çalışır görünümdedirler. Gömbe, soÄŸuk suları ve elma bahçeleriyle ünlü bir yayladır. Turistik amaçlı hizmet veren konaklama merkezleri, yöreye ait kokulu otlardan hazırlanan geleneksel yemeklerin lezzeti , tabiatla bütünleÅŸmenize yardımcı olacaktır.Bölgenin en yüksek dağı AkdaÄŸ (3024 metre) buradadır. YeÅŸilgöl ve Uçarsu, yaz sıcağından kaçmak, doÄŸa yürüyüÅŸü yapmak isteyenler için serin ve temiz havası ile ideal yerlerdir. Yöre, daÄŸlardan toplanan kar ile yapılan dondurması ve kar ÅŸerbetiyle ünlüdür.
KAÅž YAYLALARI
Felen Yaylası
KaÅŸ’a 12 km. mesafede Felen Yaylası üzerinde, çevreye hakim tepelerde kurulmuÅŸtur. Phellos M.Ö. IV. yüzyılda oldukça önemli bir kentti. Antiphellos ÅŸehri, Phellos’un limanı idi. Phellos ÅŸehrinin etrafını çevreleyen surlardan bir bölümü hala ayaktadır. Kentte yer alan rölyeflerle bezeli bir lahit, M.Ö. IV. yüzyıla ait diÄŸer lahitler ve ev tipinde kayadan kesilmiÅŸ mezarlar kenti çevreler.
Gömbe Yaylası
KaÅŸ’a 68 km. mesafede, Elmalı yolu üzerinde bulunur. Yol boyunca çam ve sedir aÄŸaçlarıyla kaplı ormanlar adeta köyleri gizlemeye çalışır görünümdedirler. Gömbe, soÄŸuk suları ve elma bahçeleriyle ünlü bir yayladır. Turistik amaçlı hizmet veren konaklama merkezleri, yöreye ait kokulu otlardan hazırlanan geleneksel yemeklerin lezzeti , tabiatla bütünleÅŸmenize yardımcı olacaktır.Bölgenin en yüksek dağı AkdaÄŸ (3024 metre) buradadır. YeÅŸilgöl ve Uçarsu, yaz sıcağından kaçmak, doÄŸa yürüyüÅŸü yapmak isteyenler için serin ve temiz havası ile ideal yerlerdir. Yöre, daÄŸlardan toplanan kar ile yapılan dondurması ve kar ÅŸerbetiyle ünlüdür.
Kaş Kanyonları
Saklıkent Kanyonu
EÅŸen Çayı’nın kolu olan Karaçay’ın oluÅŸturduÄŸu Saklıkent Kanyonu bölgede en çok tanınan noktalardan biri. Rafting, trekking gibi doÄŸa sporlarının yapıldığı Saklıkent, Milli Park ilan edildiÄŸi 1996 yılından beri koruma altında. Yılda 300 bine yakın turisti ağırlayan Kanyon’un keÅŸif hikayesi ise çok ilginç.
Rivayete göre bir çobanın kaçırdığı keçinin Kanyon bölgesine kaçmasının ardından tanınan Saklıkent, ilgili kurumların harekete geçmesiyle bir doÄŸa harikası olarak kayıtlara geçirilir. KaÅŸ’a 63 km mesafedeki kanyona 1 saatlik yolculuk ile ulaşılabiliyor.
Kıbrıs Kanyonu
Batı Toroslar’da AkdaÄŸlar’ın eteklerinden eriyerek gelen kar suları, uzun ve maceralı bir yolculuk sonucunda Akdeniz’e varıyor. Önce Kartal Gölü ve Akçay Baraj Gölü’ne dönüÅŸen sular, ardından Kıbrıs Deresi adını alıp derin bir kanyona giriyor ve Kasaba Ovası’nı aşıp Dirgenler BoÄŸazı’ndan denize ulaşıyor.
Bu yolculuÄŸun en gizemli bölümü ise Kıbrıs Kanyonu. Katran Dağı ile Susuz Dağı arasında, kimi yerde yüz metreyi aÅŸan duvarlarıyla geçit vermeyen kanyonda, birbiri ardına sıralanan ÅŸelaleler, ÅŸelalelerin balkonlar yaparak düÅŸtüÄŸü göletler, geçilemeyecek hissini verecek kadar daralan duvarlar ve delicesine akan su görsel bir ÅŸölen oluÅŸturuyor.